4 Mayıs 2024 Cumartesi

''bu yol senin ve sadece senin yolun. başkaları seninle yürüyebilir, ancak kimse senin için yürüyemez.''

                                                                       rumi



geçen aylarıma, kolay ya da zor yol diye bir ayrımda bulunamadığım, her yolun zor, her kararın önemli, her saniyenin bir işe ayrılması gerektiği günlere dair birkaç fotoğraf. yazıyı yazarken mekanlardan uzakta şimdiki zamanda yağmur çiselemiş, rüzgâr hâlâ deli gibi esiyordu. caddeler yağmurla ıslanmış, simsiyah parlıyordu.


bol okudum, bol yazdım, çok fotoğraf çektim zaman zaman defterime karaladım. sabah yürüyüşlerine başladım. yürürken hiç anlamadığım kaynaklardan zihnime giren ve oradan yüreğime yönelen mütemadi ve kuvvetli bir özlemi büyütüyorum yüreğimde. sanki attığım her adımda taşıyorum yanımda. her bir köşede, eğri duran bir taşta, ağaçlara sırtını veren bir bankta, dallarında haşin mevsimin yorgunluğunu taşır gibi mahzun duran bir ağaçta anılar çarpıyor yüzüme.


çok düşünüyorum. çok soru soruyorum. yürüyüş boyunca cevaplar buluyorum. çabanın ve gözyaşının neticesinde kimseye fayda sağlayabilecek miyim? sadece fayda, sadece akıl, sadece madde, en nihayetinde sadece rasyonalite beni kurtarabilir mi? rasyonel olan çoğu şeyin maksadı yalnız bu dünyaya hizmet değil mi?

coelho simyacı'sında ''tek gerçek şudur ki; var olan dünya, bundan daha mükemmel bir dünyanın var olduğunun güvencesidir.'' diyor durkheim; bildiğimiz tek şey.. diyerek şaşırtıyor beni ''iyi ile mutluluk arasındaki -bu dünyada erişilmesi zor olan- uyumun, başka bir yerde zorunlu olarak gerçekleşeceğidir.'' 


buna kalbimin her köşesinde inanıyorum.
O'na güvenmemin, onu özlemenin ve ona layık olma isteğinin uzunca seneler yüreğimde var olduğunu, yalnızca doğru bir anda başını doğrultmayı beklediğini anlıyorum.
coelho'yla birbirimize bir süre eşlik ediyoruz. dünya çölünde sabahlar bir başka güzel oluyor. bir yandan kumulların arasında gezinirken bir yandan reel dünyamda ayaklarım yere bassın diye günün doğuşuna uyanık kalıyorum. her sabah temiz rüzgârdan ilk nefesi sahipleniyorum.


gökyüzüne bakıyorum. tertemizliğine, güzelliğine, onda bulunan nezih sanata, o zaman hz.ali'nin ''sen kendinin küçük bir varlık olduğunu mu zannedersin.'' sözü geliyor aklıma ''hâlbuki sende alem-i kebir dürülmüştür.'' diyerek şenlendiriyor yolumu.

teslimiyeti anlamaya başlıyorum. tüm kuvvetimle ona erişmeye çabalıyorum. öğütleri dinleyip iyi günlerimi kötü günlerin kalkanı olsun diye biriktiriyorum.


''o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.'' diyor. duruyorum. gücümü biriktiriyorum. yürüyorum, yürüdükçe, yolun çakıllı bir yerinde fichte'nin mantalitesine varıyorum. ''inandığım şeye inanmaya mecbur olduğum için değil, inanmak istediğim için inanıyorum.''

nasipler hep en doğru vakti bekliyor. ben de oturmuş. bekliyorum işte.


                                                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

''bu yol senin ve sadece senin yolun. başkaları seninle yürüyebilir, ancak kimse senin için yürüyemez.''                    ...